Sabah 8.20.
Köprübaşında, Pasaj içinde,
Sıkça gittiğimiz bir “Esnafımıza ” gittim.
Pasaj girişindeki dükkanın Kapılarını açık görünce mutlu oldum.
Yan, çapraz dükkan önünde, Kahvaltı yapan ve yine onun yanındaki dükkan önünde oturan esnafa gülümseyerek selam verdim.
Ve dükkana girdim.
Genelde, ya bir Teyzemiz ya da ailesinden gençler olurdu.
İlgili güler yüzlü insanlardı.
Ama bugün yoktular.
Kimse yok mu dedim,
Ses çıkmayınca dükkandan çıktım.
Soğuk bir ses ile,
30 lu yaşlarında bir adam çıktı karşıma,
Az önce kahvaltı yaptığını sandığım için ;
– Günaydın, Acelem yok, Siz kahvaltınzı yapın
dedim,
Gözüme donuk donuk bakan gözleri ve Yine o buz gibi bir sesi ile
dedi.
Rahatsız olmuştum ama,
Ne de olsa saat erkendi.
Gülümseyerek,
– Siz de benim gibi uyanamadınız her halde
dedim.
Yine aynı soğuk ses ile,
dedi
İletişim kurmak, gönül almak, sabahı iki taraf için de güzel kılmak istiyordum ama karşımdaki ,
“Bir an önce söyle ve git” diyordu.
Dayanamadım artık, son kez tebessümle,
– Kafa ütüleme diyorsun yani.
dedim.
Karşımdaki adeta robot edasıyla, Dik dik bakarak,
dedi yine.
Siz olsanız ne yapardınız bilmiyorum ama ben daha fazla dayanamadım.
Yaşça, nerede ise babası yaşında olduğum esnafın bu tavrı karşısında acı acı gülümseyerek,
– Tamam Canım, Anladım.
dedim ve pasajın çıkışına yürüdüm.
Arkamdan, yalancı bir gülümseme ile, yumuşak bir ses geldi,
Ama ben geri dönmedim.
……
Çok şey söylenir üzerine, çok konuşulur.
Ama kesin olan şu ki,
Küçüğünden büyüğüne,
Ev, araba, tarla, tapan, itibar, şan, şöhret, makam, mevki sahibi olur ama,
Olan yine,
Her zaman olduğu gibi,
Selahatin Uzun
2024-04-24